En stresli anda bile neşeni kaybetmeden yaşamak istemez miydin? Ya da hayatın seni sürüklemesine izin vermek yerine hayatının kontrolünü ele almak? Klişe kişisel gelişim zırvalıklarından bahsetmiyoruz: Zamanım yok diye kendini ihmal edeni zaman asla affetmez.

Bir yola çıkma zamanı geldiğini düşününüyorsan belki de yoga senin yolun, Atölye Yoga da senin evin olacak. Bu yola uymanı beklemiyoruz senden, yolun sana uymasına yardımcı olmak amacımız. Örneğin her bedenin birbirinden farklı olduğunu unutmadan ve hatırlatarak seni yogaya değil, yogayı sana adapte etmeyi tercih ederiz.

Sana iyi bir ev sahibi olmak için bazı ayarlamalar yaptık. Evimiz çok huzurlu ve sakindir, çayını kahveni alıp seanslardan önce ve sonra dilediğin kadar vakit geçirebilirsin. Bazen kahkahaları, bazen sessizliği paylaşabileceğin insanlarımız var. Daha iyi nefes almanı, daha sağlıklı olmanı sağlayacak seanslar hazırlıyoruz. Senden tek ricamız özenmen olacak: Kendine, arkadaşlarına, evine ve yolculuğuna.

YİN: RÜYALARIN TARAFI

Seçil Kavuş
10/07/2016
Rüyalarsa dünyadan çıkış yolları.
Sami Baydar

Günümüz dünyasının yüzeyinde devinip durmanın en yaygın iki biçimi var: Biri her türlü rüzgâra karşı korunaklı zannedilen bir bireyselliğin içine sıkışıp kalarak, diğeri ise artık çiğnenmekten cılkı çıkmış değerlerle bir araya gelen “yalnız kalabalık”ın parçası olarak. Her ikisi de Robert Musil’in sözünü doğrulatır nitelikte: “Okyanusları ve kıtaları oyun oynarcasına aşan modern ruh için hiçbir şey bir sonraki köşeyi dönünce karşılaşılabilecek ruhlarla bağlantı kurmak kadar olanaksız değil…” Ve bu dönemeçler dışarının tozu toprağında olduğu gibi tek bir kişinin iç sularında da aynı yoğunlukta çorak kalabiliyor.

Ancak çoraklık görüntüsünün gerisinde bir şeyler olup bitmeye devam ediyor. Günün yaşayan ölüleri geceleyin rüyalarında canlılığın diline mutlaka maruz kalıyor. Bilinç kabul etmek istemediğinden hayalet konumuna itilen tüm eylem ve düşünce biçimlerinin kendi yerini bulduğu bu dilin keşfi, gündelik hayatın sahteliğine meydan okumak ve tüm varlıklarla paylaştığımız gerçek bir birlikteliğe ulaşmak için gerekli.

Bedensel düzeyde kasları aşıp bağ dokuya ulaşmayı hedefleyen Yin Yoga’nın zihinsel olarak kat ettirdiği yol da bilinci aşıyor ve tam da rüyaların altüst edici dilini keşfetmekten, içe dönüp kendi gölgemizi izlemekten geçiyor. Mesela ben böyle bir Yin Yoga dersinde, In the Mood for Love filminin müziği eşliğinde, kendi üzerime katlanmış beklerken, Oscar Wilde’ın The Ballad of Reading Gaol şiirindeki dizesini hatırladım: “Herkes öldürür sevdiğini.” Aşkın gölgesi olarak ölüm çıktı karşıma.

Nasıl ki her aşkın başlangıcı, Ulus Baker’in belirttiği gibi, hayranlık ya da meraktan kaynaklanan bir “başka dünyanın zarafeti” algısı ise, bu başlangıcın eşiğinde bekleyen her öznenin ardında da aynı anda hem katil hem de ceset olduğu bir karanlık bulunur. Bu durum yine Musil’i doğrulatır: “Olanakların cennet kuşu, tüyleri yolunmuş gerçekliğe dönüşür.” Ancak bu döngüselliğin bozulamaz bir bütün olduğunu bildiğimizde, yani karanlığa bakarak gölgemizle yüzleştiğimizde canlılığın dilini öğreniyoruz demektir. Yası tutulan her ölüm doğurganlığımızı artırıyordur aslında.

Aktif ve aydınlık duruşları dengeleyen pasif ve gölgeli bir Yin Yoga pratiği, kolektif bilinçdışının yaratıcı ve yıkıcı derinliklerine açılan kendi yolumuzu bulmamıza yardımcı olabilir. Böylelikle hayatın kaçınılmaz değişimi ile hakiki bir ilişki kurabiliriz.

TÜM YAZILAR